Diyanet İşleri
olarak neler kaybettiğinizin farkında mısınız?
Diyanet
yani ona bağlı Üsküdar Müftülüğü bir karar almış.
STV,
MehtapTV yi Ramazan boyunca camilere sokmayacakmış.
Bu kararı
nasıl almış olabilirler?
Müftü,
Diyanet İşleri Başkanına o da Reis’e sormuş olmalı.
Ya
da sormaya bile ihtiyaç duymadan Reis’in en isteyip ne istemeyeceğini
bildikleri için otomatik olarak karar vermiş de olabilirler.
Peki, bu
kararı niye almış olabilirler?
Samanyolu
ve MehtapTV’nin Ramazan programlarında hırsızlığın ve rüşvetin dinimizdeki
yerini anlatmalarından mı endişe etmişlerdir acaba?
Hâlbuki
havuz medyasına bu izni vermişler. Demek onlardan emin oldukları ama
yasakladıkları kanallardan emin olmadıkları bir durum var demek ki?
Düşünsenize
Samanyolu ve MehtapTV’ye izin verdiklerini.
Bu
kanalların da cami avlusundan yaptığı yayınlarda yolsuzluk ve rüşvetin ne
menem bir şey olduğunu ayet ve hadislerle anlatıldığını?
Bu
durumda neler yaşanır biliyor musunuz?
Diyanet
İşleri Başkanına derhal bir zılgıt gelir. Ardından da bu zılgıt ilçe müftüsüne
kadar gider.
Bu
durumda tayinlerini mi çıkarırlar, görevlerine son mu verirler, yoksa meslekte
mi atarlar, beraberinde çocuklarını kreşten mi çıkarırlar orasını pek
bilemeyiz.
Zılgıt
atanın o anki ruh haletine bağlı.
Diyanet
bence göze girmek için bir adım daha atmalı.
Madem
Samanyolu ve MehtapTV’ye camiye girmelerine izin vermiyorsunuz, izleyicilerini
de, gönül verenlerini de camilere sokmayın.
Kimin
kim olduğunu nereden bileceğim der gibi boş boş baktığınızı görür gibi
oluyorum.
İstihbarat
size vatandaş fişlemelerinden bunu rahatlıkla bildirebilir.
Bakın
o zaman kocaman bir aferin alırsınız.
Alırsınız
alırsınız da...
Diyanet İşleri
olarak neler kaybettiğinizin farkında mısınız?
Diyanet
vicdanı temsil etmeliydi.
Diyanet
topluma her zaman kutup yıldızı gibi doğruyu göstermeliydi.
Diyanet
siyasete alet olmamalıydı.
Diyanet,
AKP’li ve değil demeden, toplumun tamamına kucak açmalıydı.
Diyanet
zalim bir iktidarın fetvacısı rolüne düşmemeliydi.
Diyanet
hırsızlıkları ortaya çıkmış bir iktidarın payandası olmamalıydı.
Diyanet
gırtlağına kadar rüşvet ve yolsuzluğa bulaşmış bir yapının destekçisi
olmamalıydı.
Diyanet
Hz. Peygambere hakaret edildiğinde, Kuran ile dalga geçildiğinde ağzını açıp en az iki kelam etmeliydi.
Diyanet çalışanları imamlar- müezzinler açlık sınırında yaşarken yönetici lojmanlarına büyük paralarla jakuziler yapılmamalıydı.
Kibri değil, tevazuyu temsil etmeliydi.
Yapmamalıydı
etmemeliydi…
Maalesef
hepsi yapıldı.
Diyanet
İşleri maalesef bugüne kadar hiç bu duruma düşmemişti.
Diyanet bütün bu yaptıkları ile bugün toplumun en az %60'ının nefret veya antipatisini kazanmış durumda.
Bu sonuçtan mutlular mı bilmiyorum.
Diyanet,
STV ve MehtapTV’yi camilere sokmazsa, STV’yi basmaya çalışan ve bunu yaparken
de Kelimeyi Şahadeti dahi bilmeyen ‘La İlahe Muhammed’ diyen sapıklar bu
toplumda daha çok türer maalesef.
Ve bunun dünya-ahiret en büyük sorumlusu da Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
Erkam
Tufan Aytav