5 Haziran 2015 Cuma

AK Parti’nin hala AK olduğunu düşünüyor musunuz?


Sözüm AKP’li seçmene...

AK Parti’nin hala AK olduğunu düşünüyor musunuz?

Yolsuzluk ve rüşvetin belgeleri boy boy ortaya çıktığı halde üstünün örtülmesinden içiniz rahat mı?

Müslüman ile hırsız kelimelerinin yan yana gelmesi sizi rahatsız etmiyor mu?

Koskoca bir partinin ‘bahşişi peşin veren’ İranlı bir soytarının peşine düşmesini doğru buluyor musunuz?

Bakın vatandaş olarak hiç birimizin çocuklarının gemileri yok, ayakkabı kutularında doları da! Ayrıca hiç birimizin çocuğu Muammer Güler’in çocuğu gibi İstanbul’un en pahalı otelini rezidans/evi olarak kullanmıyor. Siyasetçi çocuklarının ‘Yürü Ya Kulum’ olmaları karşısında ‘bu nedir ya’ demiyor musunuz?

Peki, o gösteriş merakı? Debdebe, alayiş, sonradan görme görgüsüzlükleri, bunlar sizi rahatsız etmiyor mu?

Erdoğan’ın ‘bir gün zengin olursam bilin ki haram yemişimdir’ sözü karşısında bugün dünyanın en zengin liderleri arasında olmasını en azından ‘ilginç’ bulmuyor musunuz?

Toplumun sürekli gerildiğini, insanların birbirine selam bile vermediği bu dönemin sorumlusunun kutuplaştırıcı söylemleri ile Erdoğan olduğunu görmüyor musunuz?

Kendi partinizin propagandası dahi olsa camilerde siyasi etkinlik yapılmasını doğru buluyor musunuz?

Vatandaşın ay sonunu getiremediği bir dönemde AKP’in asgari ücrete zam yapılmaması için çırpınmasını anlamakta zorlanmıyor musunuz?

Peki, Efkan Ala tarafından Peygamberimize kibir isnat edilmesi başta Erzurumlular ve AKP’ye oy verenler olarak sizleri rahatsız etmiyor mu? Yüreğinizi burkmuyor mu? 

Ya Kuran’a hakara bakara diyen adamın saraya baş danışman yapılması vicdanlarınızı sızlatmıyor mu?

Ya Konya’da fakir öğrencilere burs verdiği için tutuklanan Hacı Amca fotoğrafı sizi hiç mi üzmedi?

Bir taraftan İsrail karşıtlığı yapılırken Mavi Marmara olayı ile ilgili İsrail askerlerine kırmızı bülten talebinin bir türlü İnterpol’e gönderilmemesi karşısında en azından ‘ne iş’ demiyor musunuz?

Yine meydanlarda İsrail karşıtlığı yaparken İsrail vatandaşlarına vize uygulamayıp, Filistinlilere ağır vize uygulanması sizi düşündürmüyor mu?

Bilal’in gemiciklerinin İsrail limanlarında ne işi var demiyor musunuz?

Soma Faciasında acılı vatandaşın tekmelenmesi karşısında hiç mi müteessir olmadınız?

Bir başbakanın oğluyla konuşurken ‘alma o parayı nasıl olsa kucağımıza oturacak’ ifadesini normal buluyor musunuz?

Ey AKP’li seçmen sana şu veya bu partiye oy ver demiyorum. Haddim de değil zaten.

Senden sadece sandık başına gitmeden önce bu sorularımı vicdanında cevaplamanı istiyorum.


Erkam Tufan Aytav

2 Haziran 2015 Salı

Bu ülkenin gazetecileri hala kendi mahallesinin demokratı mı?

Bu yazı bugünün yazısı mı? Bundan pek emin değilim.

Çünkü Cumhuriyet yazarlarına bir eleştirim olacak.

Can Dündar ve Cumhuriyet gazetesi bugün linç edilmek istenmekte.

Bugün durulması gereken yer, Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesidir.

Tenkitlerin zamanlaması içeriği kadar önemlidir.

Ben yine de yazmadan edemedim, kalemimi tutamadım.

Can Dündar Yayın Yönetmenliğinde Cumhuriyet Gazetesi MİT tırları haberini yaptı ve ilk defa bu haberde bahsi geçen silahların fotoğraflarını yayınladı.

Yeni Türkiye açısından bu yüreklilik isteyen habercilikti. Can Dündar’ın da haberi yapmadan önce tahmin edebileceği gibi hemen hakkında casusluk davası açıldı. 

Yetmedi ekranlardan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tehdit edildi.

Dündar doğru yapmıştır, çünkü bu habere dünyanın her yerinde bu gazetecilik denir. Sadece Yeni Türkiye’de ‘casusluk’ denir.

Cumhuriyet bugün nefis bir birinci sayfa ile çıktı. Manşette ‘Sorumlu Benim’ vardı ve gazetenin bütün yazarları Can Dündar’ı sahiplenmişlerdi.

Bizim gibi demokratik evrimini tamamlamamış ülkeler için gazete yazarlarının yayın yönetmenlerine böyle sahip çıkması iyi bir şey.

Yürekten alkışlıyorum.





Peki demokratik evrimini tamamlamış bir ülke olsa idik. Nasıl olurdu?

Bunu iki maddede özetleyebilirim.

Birinci maddem Cumhuriyet gazetesi dışındaki gazete ve yazarlarına
Böyle bir durumda bütün gazeteler aynı başlıkla çıkardı.

İkinci maddem ise Cumhuriyet gazetesi yazarlarına
Kendi mahallelerinin dışındaki gazeteciler de zulme uğradığında aynı duyarlılığı gösterirlerdi.

Bakın Mehmet Baransu aylardır hücre hapsinde. Peki neden? Devlet sırrı dedikleri belgeleri yayınladığı için.

Yani sırf gazetecilik yaptığı için hapiste.

Bakın Hidayet Karaca bir dizi senaryosu bahane edilerek aylardır hapiste yatıyor.

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının aynı mesleki heyecanla aynı duyarlılığı göstermelerini isterdim.

Tabii bahsettiğim mesleki heyecan. Mahalle heyecanından bahsetmiyorum.

‘Ya ya ya şa şa şa bizim mahallenin gazetecisi çok yaşa’ mantığından artık sıyrılmamız lazım.

‘Ama sen de geçmişte şöyle yapmıştın, böyle yapmıştın’ aşamasını artık geçmemiz gerekiyor.

Hizmet Hareketi Medyasının bu aşamayı 17/25 Aralık sonrası geçtiğini düşünüyorum. Yayınlarıyla da bunu ortaya koyuyor.

Diktatörleşmeye, tek adam yönetimine giren, hukuksuzluğun sınır tanımadığı bir dönemde 'sen, ben, o yok' deme zamanı gelmedi mi?

Geçmişte laikçi endişelerle ‘tehlikenin farkında mısınız, Cumhuriyet kadını yok ediliyor, Cumhuriyetinize sahip çıkın şeklinde reklam kampanyası yürütmüştünüz.

Şimdi de ben size sorayım;

Tehlikenin farkında değil misiniz?

Bu seferde demokratik endişelerle, bütün mağdurların yanında durarak
‘Tehlikenin farkında mısınız’ deme zamanı gelmedi mi?

Bu gidişte bu ülkede tek bir mahalle kalacak

Çok geç olmadan bunu fark edelim artık.  


Erkam Tufan Aytav