7 Nisan 2014 Pazartesi

Tarihin çektiği bu kötü selfie fotoğrafında yer almamak




Tarihin çektiği bu kötü selfie fotoğrafında yer almamak

Erdoğan bir süreden beri dünyanın 160 ülkesinde milletin küçük küçük katkıları ve gözyaşları ile açmış olduğu okulları kapattırmakla meşgul. 

Kendisine elinden geleni ardına koyma demekten öte diyecek bir şeyim yok. O da zaten öyle yapıyor.

En son Azerbaycan ziyaretinde İlham Aliyev’e konu ile ilgili bir dosya vermiş. İkili görüşmede Sayın Aliyev’i ikna edebilmek için ne tür ‘atraksiyonlar’ yapmış henüz bilemiyoruz.

Pek çok devlet başkanı gibi Sayın Aliyev’in de Hizmet Camiasına yönelik bu tür karalama kampanyalarına pabuç bırakacağını hiç sanmıyorum.

Okulların olduğu bütün ülkeler tek tek aranıp kapatılması için markaj yapılıyor. Fakat istedikleri sonucu bir türlü alamadıkları için de gittikçe hırçınlaşıyorlar.

Peki, neden sonuç alamıyorlar?

Şu ana kadar sadece bir Afrika ülkesinden sonuç almış olmaları - o da para teklif ederek- bize okulların prestijini, o ülkeler tarafından nasıl kabul edildiğini açıkça gösteriyor.

Elbette bu sonuç alamayışın Erdoğan’a da bakan bir yönü var. O da dünyada yalnızlığı ve ciddi anlamda itibarını kaybetmiş olması. Yerel seçimlerde birkaç ülke dışında hiçbir ülkenin kutlama telefonu etmemesi zaten bunu açıkça ortaya koyuyor.

Yolsuzluklara bulaşmış, hırsızın üzerine gitmek yerine polisi tutuklayan, kendi gibi düşünmeyenleri düşman ilan eden, twitter, youtube’yi yasaklayan, medyaya baskı yapan, mahkeme kararlarına saygı duymayan hatta uymayan bir hükümetin başbakanı olarak dünyada artık saygı duyulmuyor. Sözüne de itibar edilmiyor.

Bu itibarsız durumunu okulları kapattırmak için ‘devlet imkânlarını’ seferber ederek dengelemek isteyecektir. Kaç ülkeyi ikna edecek bekleyip göreceğiz.

İşin garabet tarafı Erdoğan’ın, Bakü’ye giderken düzenlemiş olduğu basın toplantısında millilikten bahsetmiş olması. Ne var ki Erdoğan milliliğin nerede olması gerektiğini pek anlamış görünmüyor. Bir taraftan Anayasa Mahkemesinin kararında evrensel hukuka uygunluk açısından bakması gerekirken millilikten bahsediyor, diğer taraftan ise bayrağımızın dalgalandığı Türk okullarını kapatmak için uğraşıyor.

Kafası bir hayli karışık anlaşılan.

Parti medyası olarak tanımlanan havuz medyası da kendinden beklenen bir şekilde Azerbaycan ziyareti haberini büyük bir mutluluk içinde ‘şimdi Gülen düşünsün’ diye başlık atıyor.

Bayrağımızın dalgalandığı bir okul dahi kapansa çılgınca, kendilerinden geçercesine alkışlayacak ve inanın bunu aralarında kutlayacaklar. Böylesine bir gözü dönmüşlük söz konusu.

Benim üzüldüğüm Erdoğan’ın bu yaptıkları değil. O kendisine yakışanı yapıyor.

Beni üzen; bir zamanlar bu okulların dünyada ülkemiz adına nasıl dostluk köprüleri kurduğunu yazanların, o okulları bizzat ziyaret edip takdir edenlerin, hatta ziyaretler esnasında gözyaşı dökenlerin bu yaşananlar karşısında ya suskun kalmış olmaları ya da maalesef alkışlamaları.

Medyada bulunan ve büyük birçoğunun dostum olduğu bu insanların bu hallerini nasıl açıklamak lazım?

Korku mu? Pozisyon kaybetmek mi? Kendilerine verilmiş imkânların sıfırlanması mı? Siyasetin gözleri kör etmesi mi? O okulların kapanması ülkemize ne kazandıracak?

Bugünler elbette geçecek ve yarın birbirimizin yüzüne bakacağız.

Unutmamak lazım, zulme rıza zulümdür.

Bugünkü bu sessiz veya alkışlayan duruşunuz tarihe karşı toplu halde kötü bir selfie fotoğrafı olacak unutmayın.

İyisi mi gelin bu fotoğrafta yer almayın.

Erkam Tufan Aytav