Sonunda bunu da yaptılar.
Başbakan Sayın Davutoğlu’nun Kabe’deki görüntülerini seyretmediyseniz seyretmenizi öneririm.
Seyredin ki siyaset uğruna sınır tanımadıklarını, kutsal diye bir hassasiyetlerinin olmadığını anlayın.
Daha önce camilerde hiç çekinmeden parti propagandası yapıyorlardı.
Ve bundan hiç rahatsız olmuyorlardı.
Sıra Kâbe gibi kutsal bir mekana gelmişti.
Siyaseti oraya da taşıdılar.
Kâbe’nin dibinde ıslıklar, tezahüratlar…
Açık söyleyeyim Sayın Davutoğlu’ndan ve eşi Sare hanımdan beklemezdim. Kutsallara selefinden daha saygılı olduğunu düşünürdüm.
Demek öyle değilmiş.
Sayın Başbakanın yakınlarından aklı başında biri yok mu ki uyaracak diyeceğim ama onlar da cep telefonlarından çekim ile meşguller.
Öyle bir sarhoşluk içerisindeler ki nasıl bir yanlışın içinde olduklarının farkında bile değiller.
İyi de olay tek taraflı değil ki?
Tencere kapak misali.
Kabe'nin yanında ıslık çalanlara, tempo tutanlara ne demeli?
Kuran’a hakara maraka dendiğinde sesini çıkarmayan,
Hz. Peygambere kibir isnat edildiğinde alkışlayan,
Rüşveti içine sindiren,
Aklını siyasete kaptırmış Müslümandan da başka bir şey beklenmez ki zaten.
***
Baldıran zehrini kim içti?
PKK’nın şehirleri silah deposu haline gelmesine göz yumanlar mı?
Saraylarda oturup muhalif herkesi hain ilen edenler mi?
Büyük Türkiye hayalleri ile halkı uyutanlar mı?
Siyasi kariyerleri için ülkenin imkanlarını tepe tepe kullananlar mı?
Ballı ihaleler alıp semiren ve ardından da milletin anasına küfreden fırıldak müteahhitler mi?
Hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum diyen Doğu Perinçek ve avanesi mi?
Parti medyasından deve yükü para alıp tetikçilik yapan 'mücahit' gazeteciler mi?
Yoksa;
Her gün evladının şehit haberini alan anneler, babalar ve geride kalan eşler ve yetimler mi?
Erkam Tufan Aytav
