Saray’ın
balkonundan sallanan parmağın sonucu bu
Beyaz bayrak sallamanın ne anlama geldiğini sanırım
hepimiz biliyorsunuzdur.
Bilmeyenler için ben yine yazayım;
“Benden sana bir zarar gelmez, lütfen bana dokunma”
demektir.
Bir süreden beri terör bölgesinde yaşayan, iki ateş
arasında sıkışmış masum insanların;
Beyaz bayrak sallayarak hastaneye gidebildiklerini,
Beyaz bayrak sallayarak ölülerini defnedebildiklerini,
Yine beyaz bayrak sallayarak en temel insani
ihtiyaçlarını giderebildiklerini görüyoruz.
Siz zannediyor musunuz ki sadece terör bölgesinde
yaşayanlar beyaz bayrak sallamak zorunda kalıyor?
Uzun bir süredir muhalif herkesin susturulduğu
Türkiye’de beyaz bayrak sallamayan o kadar az ki?
Neredeyse herkesin elinde bir beyaz bayrak, ‘lütfen bana
dokunma’ diye yalvarıyor.
Doğan Grubunun günlük özür nöbetleri hepimizin gözü
önünde cereyan ediyor.
Saray’ın balkonundan sallanan parmağın sonucu bu.
Demokratik
gelişmiş ülke ve toplumlarda kimse Sarayından vatandaşlara parmak sallayamaz,
sallamaya cür'et ederse de o ülkede kimse lütfen bana dokunma diye beyaz bayrak
açmaz.
Ama Türkiye’de öyle olmuyor. Çünkü demokratik
gelişmişliğimiz bu kadar.
Medya, sivil toplum, sendikalar, sanat ve akademi
dünyası beyaz bayrak sallayan sallayana…
Tırsmışlık, korkmuşluk ve sonucunda sindirilmişlik
hakim.
İşte böyle bir ortamda 1128 akademisyen muhalif bir
bildiriye imza attı. Derhal imza atanlar için linç kampanyası başlatıldı. Ardından
da gözaltılar başladı.
‘Makbul’ bir mafya reisi bile topa girdi ölümle, kan
banyosu ile tehdit etti.
İmzaladıkları metnin tamamına katılmasam bile her
demokratik toplumda akademisyenlerin fikirlerini özgürce ifade etme hakkı
vardır.
İtirazınız varsa karşı bir bildiri yayınlarsınız o
kadar.
Peki, bu cinnet hali, linç gayretleri niye?
İtiraz istenmiyor, biat isteniyor da ondan.
Hem de kayıtsız şartsız biat.
‘Bir kısım kendini bilmez’ biat etmiyor.
Öfke buna…
Bu öfke ne zaman mı bitecek?
İstisnasız bütün bir toplum beyaz bayrak salladığında…
Erkam Tufan Aytav