Gülay Göktürk’ün de işine son verilmiş.
Kovulmuş tabirini genelde kullanmam. Çok rencide
edici bulurum.
Bugün gazetesinde yazarken 10 Eylül 2014’te Akşam
gazetesinde geçmişti.
O günler ki Ak Parti’nin Zaman ve Bugün
gazetelerinin içini boşaltma çabalarının olduğu bir dönemdi.
Pek çok yazara yüksek ücretlerle transfer
teklifleri yapılıyordu. Mümtaz’er Türköne’ye de böyle bir teklif yapılmış
oldukça ağır bir cevap almışlardı.
Gülay Göktürk gibi Ahmet Taşgetiren, Bugün’den,
Hüseyin Gülerce de ‘fikirsel ayrılık’ sebebi ile Zaman ve STV den ayrılışları
da aşağı yukarı aynı tarihlere rastlar.
Gülay Göktürk yazılarına son verilmesiyle
ilgili;
“bu kadar toleransız olduklarını da hiç
bilmiyordum. Benim için çok önemli değil de gidişat açısından önemli. Demek ki
artık en ufak eleştiriye bile tahammül ve tolerans yok. Bu çok acı, çok da
tehlikeli… Bu gidişat gidişat değil” demiş.
Sayın Göktürk adına üzüldüm. Bu gerçeği çok
daha erken fark etmeliydi. Kendisini iyi tanıyan biri olarak en azından ben
öyle beklerdim.
Gülay Göktürk ki 28 Şubat Askeri vesayeti
karşısında en dik durmuş, mazlumun yanında olmuş ender yazarlardan biridir. O günlerdeki
cesur yazılarını asla unutamam. Unutulmaması da gerekir.
Yazılarında savunduğu 'paralel yapı vesayeti' iddialarına mukabil, parti vesayetini de vaktinde görebilmeli ve yazabilmeliydi.
Maalesef Sayın Göktürk bu süreçteki savrulmasıyla beni en şaşırtan isim olmuştur.
Anayasa’nın, temel insan haklarının ayaklar
altına alındığı, toplumun susturulmaya çalışıldığı, basının baskı altına
alındığı, linç kampanyalarının yapıldığı bu dönemde “bu gidişat gidişat değil” ifadesi maalesef çok geç kalmış
bir itiraf.
İşte buraya yazıyorum, önümüzdeki günlerde parti medyasında yazan
kalemlerden “ben bilmiyordum” ile başlayan cümleleri çok okuyacağız.
Ama işlerine son verildikten sonra…
Erkam Tufan Aytav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder