Tarihin çektiği bu kötü selfie
fotoğrafında yer almamak
Erdoğan bir süreden beri dünyanın
160 ülkesinde milletin küçük küçük katkıları ve gözyaşları ile açmış olduğu
okulları kapattırmakla meşgul.
Kendisine elinden geleni ardına
koyma demekten öte diyecek bir şeyim yok. O da zaten öyle yapıyor.
En son Azerbaycan ziyaretinde
İlham Aliyev’e konu ile ilgili bir dosya vermiş. İkili görüşmede Sayın Aliyev’i
ikna edebilmek için ne tür ‘atraksiyonlar’ yapmış henüz bilemiyoruz.
Pek çok devlet başkanı gibi Sayın
Aliyev’in de Hizmet Camiasına yönelik bu tür karalama kampanyalarına pabuç
bırakacağını hiç sanmıyorum.
Okulların olduğu bütün ülkeler
tek tek aranıp kapatılması için markaj yapılıyor. Fakat istedikleri sonucu bir
türlü alamadıkları için de gittikçe hırçınlaşıyorlar.
Peki, neden sonuç alamıyorlar?
Şu ana kadar sadece bir Afrika
ülkesinden sonuç almış olmaları - o da para teklif ederek- bize okulların
prestijini, o ülkeler tarafından nasıl kabul edildiğini açıkça gösteriyor.
Elbette bu sonuç alamayışın
Erdoğan’a da bakan bir yönü var. O da dünyada yalnızlığı ve ciddi anlamda
itibarını kaybetmiş olması. Yerel seçimlerde birkaç ülke dışında hiçbir ülkenin
kutlama telefonu etmemesi zaten bunu açıkça ortaya koyuyor.
Yolsuzluklara bulaşmış, hırsızın
üzerine gitmek yerine polisi tutuklayan, kendi gibi düşünmeyenleri düşman ilan
eden, twitter, youtube’yi yasaklayan, medyaya baskı yapan, mahkeme kararlarına
saygı duymayan hatta uymayan bir hükümetin başbakanı olarak dünyada artık saygı
duyulmuyor. Sözüne de itibar edilmiyor.
Bu itibarsız durumunu okulları
kapattırmak için ‘devlet imkânlarını’ seferber ederek dengelemek isteyecektir.
Kaç ülkeyi ikna edecek bekleyip göreceğiz.
İşin garabet tarafı Erdoğan’ın,
Bakü’ye giderken düzenlemiş olduğu basın toplantısında millilikten bahsetmiş
olması. Ne var ki Erdoğan milliliğin nerede olması gerektiğini pek anlamış
görünmüyor. Bir taraftan Anayasa Mahkemesinin kararında evrensel hukuka
uygunluk açısından bakması gerekirken millilikten bahsediyor, diğer taraftan
ise bayrağımızın dalgalandığı Türk okullarını kapatmak için uğraşıyor.
Kafası bir hayli karışık
anlaşılan.
Parti medyası olarak tanımlanan
havuz medyası da kendinden beklenen bir şekilde Azerbaycan ziyareti haberini
büyük bir mutluluk içinde ‘şimdi Gülen düşünsün’ diye başlık atıyor.
Bayrağımızın dalgalandığı bir
okul dahi kapansa çılgınca, kendilerinden geçercesine alkışlayacak ve inanın
bunu aralarında kutlayacaklar. Böylesine bir gözü dönmüşlük söz konusu.
Benim üzüldüğüm Erdoğan’ın bu
yaptıkları değil. O kendisine yakışanı yapıyor.
Beni üzen; bir zamanlar bu
okulların dünyada ülkemiz adına nasıl dostluk köprüleri kurduğunu yazanların, o
okulları bizzat ziyaret edip takdir edenlerin, hatta ziyaretler esnasında
gözyaşı dökenlerin bu yaşananlar karşısında ya suskun kalmış olmaları ya da
maalesef alkışlamaları.
Medyada bulunan ve büyük
birçoğunun dostum olduğu bu insanların bu hallerini nasıl açıklamak lazım?
Korku mu? Pozisyon kaybetmek mi?
Kendilerine verilmiş imkânların sıfırlanması mı? Siyasetin gözleri kör etmesi
mi? O okulların kapanması ülkemize ne kazandıracak?
Bugünler elbette geçecek ve yarın
birbirimizin yüzüne bakacağız.
Unutmamak lazım, zulme rıza
zulümdür.
Bugünkü bu sessiz veya alkışlayan
duruşunuz tarihe karşı toplu halde kötü bir selfie fotoğrafı olacak unutmayın.
İyisi mi gelin bu fotoğrafta yer
almayın.
Erkam Tufan Aytav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder