Doğru zamanda,
doğru yerde durmak
Belediye seçimlerinin galibi AKP oldu. Bu net.
Nihai olmayan oy oranlarına baktığımızda AKP’nin % 43.21, CHP’nin % 26.2, MHP’nin % 17.67 almış olduğunu
görüyoruz.
Elbette bu oy oranları AKP için özellikle
Başbakan ve bakanlara yönelik suçlamaların temizlendiği anlamına gelmiyor.
Hala ayakkabı kutularındaki 4,5 milyon
doların, Bakan çocuklarının evinde bulunan üç beş kuruşla ifade edilen 1
trilyon TL’nin, 2 milyon gönder Süleyman’nın, evden kaçırılmaya çalışılan bir
milyar doların hesabı verilebilmiş değil.
Bu dosyaların örtbas edilmesi için yaptıkları
ayak oyunları,
Yargıyı yürütmeye bağlayarak ülkenin rejimini
değiştirme çabaları,
Savcıları siyaset meydanlarında alenen tehdit
ettikleri,
Hiçbir delil ve yargılama olmadan, on bin
polisin vatan hainliği ile sürülmesi,
TMSF üzerinden el koyarak, Alo Fatih
kadroları atayarak, maliye ile tehditler
edilerek medyayı ele geçirme gayretlerini,
‘Kupon arsaların’ Başbakan tarafından takip
edildiği iddiaları,
Montaj olduğunu ispatlayamadıkları ses
kayıtları unutmuş değil.
Peki, seçmenin AKP’ye vermiş olduğu % 43.21’lik
oy bütün bunları onaylaması anlamına gelir mi? Evet gelebilir diyenler
olacaktır. Eğer öyleyse geri kalan halkın % 56,79’u da onaylamıyor anlamına
gelir.
Halkın % 56,79 bugün itibarı ile Erdoğan’a oy
vermeyenler değil, adeta ondan nefret edenler haline dönüşmüştür. Bu dönüşmenin
yegâne sorumlusu Erdoğan’dır. Bu ise ülkenin yönetilemez noktaya gelmesi
demektir.
Böyle bir ortamda ülke demokrasi ile değil ancak ‘toma’krasi ile yönetilebilir.
Gerilim Erdoğan ile Hizmet Camiası arasında değil,
demokrasi ve hukuk devletinden yana olanlarla olmayanlar arasındadır.
Mesele, daha fazla otoriterleşmeye, yolsuzluk ve
rüşvetin üstünün örtülmesine, toplumun bir kesiminin şeytanlaştırılmasına, ülkemizin dünyada
yalnızlaşmasına evet mi hayır mı meselesidir.
Hizmet Camiası bu anti demokratik süreçte, bu
kadar yolsuzluk ve rüşvetin döndüğü bir ortamda buna net bir tavır koyarak
adeta Türkiye’de İslami kesimin onurunu korumuştur. Bu durum bugün bir kasım kesimlerde 'duygusal' sebeplerle anlaşılmasa bile yakın gelecekte anlaşılacaktır.
Yazımın başlığına döneyim.
Evet, mesele doğru zamanda doğru yerde
durmaktır.
Kimin nerede durduğunu tarih ibretle
yazacaktır.
Erkam Tufan Aytav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder