Erdoğan’ın
Tehlikeli Yalnızlığı
Fas’tan yapılan ‘Alo Fatih’ telefonu herkesin
bildiği bir gerçeği ortaya koymuştu. O gerçek hükümetin medya üzerinde nasıl
baskı uyguladığı gerçeği idi. Erdoğan tarafından da kabul edilen bu telefon
görüşmesine bütün Türkiye şahit olmuş oldu.
Aslında bu telefon görüşmesinde gözden kaçan
bir başka gerçek daha vardı. O da Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığı.
Erdoğan kurmuş olduğu vesayet rejimini neredeyse tek
başına yürütmeye çalışıyor.
Söyler misiniz bana bir başbakana mı kalmış özel
bir televizyon kanalını aramak. Hem de Fas’tan. Yani vesayet rejimini devam
ettirecek, kontrolleri yapacak Erdoğan’dan başka partide bir tek kişi yok mu? Düşünsenize
kanalları tek tek kontrol etmek zorunda kalıyor.
Tapeler bu gerçeği apaçık ortaya koyuyor.
Başbakanın da kabul ettiği bir tapede
Erdoğan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin üzerinden Aydın Doğan’ın mahkûm
ettirilmesi için uğraşıyor. Bu konuda Sadullah Ergin niye kendiliğinden
harekete geçmiyor da Başbakan aramak zorunda kalıyor? Her şeyi Başbakan mı
düşünmek zorunda?
Oğlu Bilal ile olan tapelerde gazete
manşetlerini bile bizzat takip ettiğini öğrendik. Fenerbahçe’nin ele geçirmesi
işini bile bizzat takip ediyor. Hâlbuki bunu ilgili bakanı pekâlâ yapabilirdi. Demek
olmuyor.
Erdoğan ‘haklı’ olarak da bundan şikâyet
ediyor. O kadar yalnız ki tek başına vesayet rejimini yürütmeye çalışıyor.
Bakın yolsuzluk ve rüşvet soruşturması
sonrası ağzını açıp kaç bakan ve milletvekili Erdoğan’ı savundu? Birkaç bakan
hariç parti büyük bir sessizliğe gömüldü. Partinin içten içe kaynadığı artık
herkesin malumu.
Erdoğan havuz medyasında bir kanalda yüksek maaşlı
partili bir gazetecinin sorusu üzerine AKP’li vekil ve bakanlara açıkça sitem
etti. Cemaat aleyhine konuşmamalarından dolayı yakındı. Aynen şöyle dedi;
“Bu durumdan
ben de çok rahatsızım, şimdi konuşmayacaklarsa ne zaman konuşacaklar, eğer bir
İstiklal Savaşı verdiğimizi söylüyorsak herkes cesur olmalı.”
Zannediyorum bir kaç kişi dışında en yakınları bile Erdoğan’ın
partiyi ve ülkeyi uçuruma götürdüğünün farkında.
Ne var ki sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Ancak
böyle bir dönemde sessiz kalmaları milletin vicdanında sorumluluktan onları
kurtarmayacak.
Tabii Erdoğan’ın bu yalnızlığı psikolojisinde
derin bir tahribat yaptığını söylemek her halde zor olmaz.
Herkesi düşman, herkesi hasım görme yaklaşımı
ancak yalnızlığının getirdiği psikoloji ile izah edilebilir çünkü.
Erkam Tufan Aytav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder