15 Mart 2014 Cumartesi

Erdoğan’ın Tehlikeli Yalnızlığı



Erdoğan’ın Tehlikeli Yalnızlığı

Fas’tan yapılan ‘Alo Fatih’ telefonu herkesin bildiği bir gerçeği ortaya koymuştu. O gerçek hükümetin medya üzerinde nasıl baskı uyguladığı gerçeği idi. Erdoğan tarafından da kabul edilen bu telefon görüşmesine bütün Türkiye şahit olmuş oldu.

Aslında bu telefon görüşmesinde gözden kaçan bir başka gerçek daha vardı. O da Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığı. 

Erdoğan kurmuş olduğu vesayet rejimini neredeyse tek başına yürütmeye çalışıyor. 

Söyler misiniz bana bir başbakana mı kalmış özel bir televizyon kanalını aramak. Hem de Fas’tan. Yani vesayet rejimini devam ettirecek, kontrolleri yapacak Erdoğan’dan başka partide bir tek kişi yok mu? Düşünsenize kanalları tek tek kontrol etmek zorunda kalıyor. 

Tapeler bu gerçeği apaçık ortaya koyuyor. 

Başbakanın da kabul ettiği bir tapede Erdoğan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin üzerinden Aydın Doğan’ın mahkûm ettirilmesi için uğraşıyor. Bu konuda Sadullah Ergin niye kendiliğinden harekete geçmiyor da Başbakan aramak zorunda kalıyor? Her şeyi Başbakan mı düşünmek zorunda?

Oğlu Bilal ile olan tapelerde gazete manşetlerini bile bizzat takip ettiğini öğrendik. Fenerbahçe’nin ele geçirmesi işini bile bizzat takip ediyor. Hâlbuki bunu ilgili bakanı pekâlâ yapabilirdi. Demek olmuyor. 

Erdoğan ‘haklı’ olarak da bundan şikâyet ediyor. O kadar yalnız ki tek başına vesayet rejimini yürütmeye çalışıyor. 

Bakın yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrası ağzını açıp kaç bakan ve milletvekili Erdoğan’ı savundu? Birkaç bakan hariç parti büyük bir sessizliğe gömüldü. Partinin içten içe kaynadığı artık herkesin malumu. 

Erdoğan havuz medyasında bir kanalda yüksek maaşlı partili bir gazetecinin sorusu üzerine AKP’li vekil ve bakanlara açıkça sitem etti. Cemaat aleyhine konuşmamalarından dolayı yakındı. Aynen şöyle dedi; 

“Bu durumdan ben de çok rahatsızım, şimdi konuşmayacaklarsa ne zaman konuşacaklar, eğer bir İstiklal Savaşı verdiğimizi söylüyorsak herkes cesur olmalı.”

Zannediyorum bir kaç kişi dışında en yakınları bile Erdoğan’ın partiyi ve ülkeyi uçuruma götürdüğünün farkında. 

Ne var ki sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Ancak böyle bir dönemde sessiz kalmaları milletin vicdanında sorumluluktan onları kurtarmayacak. 

Tabii Erdoğan’ın bu yalnızlığı psikolojisinde derin bir tahribat yaptığını söylemek her halde zor olmaz. 

Herkesi düşman, herkesi hasım görme yaklaşımı ancak yalnızlığının getirdiği psikoloji ile izah edilebilir çünkü. 

Erkam Tufan Aytav



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder