2 Haziran 2015 Salı

Bu ülkenin gazetecileri hala kendi mahallesinin demokratı mı?

Bu yazı bugünün yazısı mı? Bundan pek emin değilim.

Çünkü Cumhuriyet yazarlarına bir eleştirim olacak.

Can Dündar ve Cumhuriyet gazetesi bugün linç edilmek istenmekte.

Bugün durulması gereken yer, Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesidir.

Tenkitlerin zamanlaması içeriği kadar önemlidir.

Ben yine de yazmadan edemedim, kalemimi tutamadım.

Can Dündar Yayın Yönetmenliğinde Cumhuriyet Gazetesi MİT tırları haberini yaptı ve ilk defa bu haberde bahsi geçen silahların fotoğraflarını yayınladı.

Yeni Türkiye açısından bu yüreklilik isteyen habercilikti. Can Dündar’ın da haberi yapmadan önce tahmin edebileceği gibi hemen hakkında casusluk davası açıldı. 

Yetmedi ekranlardan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tehdit edildi.

Dündar doğru yapmıştır, çünkü bu habere dünyanın her yerinde bu gazetecilik denir. Sadece Yeni Türkiye’de ‘casusluk’ denir.

Cumhuriyet bugün nefis bir birinci sayfa ile çıktı. Manşette ‘Sorumlu Benim’ vardı ve gazetenin bütün yazarları Can Dündar’ı sahiplenmişlerdi.

Bizim gibi demokratik evrimini tamamlamamış ülkeler için gazete yazarlarının yayın yönetmenlerine böyle sahip çıkması iyi bir şey.

Yürekten alkışlıyorum.





Peki demokratik evrimini tamamlamış bir ülke olsa idik. Nasıl olurdu?

Bunu iki maddede özetleyebilirim.

Birinci maddem Cumhuriyet gazetesi dışındaki gazete ve yazarlarına
Böyle bir durumda bütün gazeteler aynı başlıkla çıkardı.

İkinci maddem ise Cumhuriyet gazetesi yazarlarına
Kendi mahallelerinin dışındaki gazeteciler de zulme uğradığında aynı duyarlılığı gösterirlerdi.

Bakın Mehmet Baransu aylardır hücre hapsinde. Peki neden? Devlet sırrı dedikleri belgeleri yayınladığı için.

Yani sırf gazetecilik yaptığı için hapiste.

Bakın Hidayet Karaca bir dizi senaryosu bahane edilerek aylardır hapiste yatıyor.

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının aynı mesleki heyecanla aynı duyarlılığı göstermelerini isterdim.

Tabii bahsettiğim mesleki heyecan. Mahalle heyecanından bahsetmiyorum.

‘Ya ya ya şa şa şa bizim mahallenin gazetecisi çok yaşa’ mantığından artık sıyrılmamız lazım.

‘Ama sen de geçmişte şöyle yapmıştın, böyle yapmıştın’ aşamasını artık geçmemiz gerekiyor.

Hizmet Hareketi Medyasının bu aşamayı 17/25 Aralık sonrası geçtiğini düşünüyorum. Yayınlarıyla da bunu ortaya koyuyor.

Diktatörleşmeye, tek adam yönetimine giren, hukuksuzluğun sınır tanımadığı bir dönemde 'sen, ben, o yok' deme zamanı gelmedi mi?

Geçmişte laikçi endişelerle ‘tehlikenin farkında mısınız, Cumhuriyet kadını yok ediliyor, Cumhuriyetinize sahip çıkın şeklinde reklam kampanyası yürütmüştünüz.

Şimdi de ben size sorayım;

Tehlikenin farkında değil misiniz?

Bu seferde demokratik endişelerle, bütün mağdurların yanında durarak
‘Tehlikenin farkında mısınız’ deme zamanı gelmedi mi?

Bu gidişte bu ülkede tek bir mahalle kalacak

Çok geç olmadan bunu fark edelim artık.  


Erkam Tufan Aytav

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder