7 Ekim 2010 Perşembe

Cemil İpekçi defilesinin perda arkası

Bizim ülkede krizler bitmez. Daha doğrusu biri biter diğeri başlar. Ne dinamik toplumuz yahu. Kasım ayında yapılacak medya çalıştayının hazırlıkları için Ali Bulaç ile Mardin’deyiz.
25 Eylül'de yapılacak 'Bir Doğu Masalı Dört Mevsim' defilesi yüzünden şehirde küçük çapta da olsa gerilim var.

Bu defileyi ilginç yapan Cemil İpekçi’nin işin içinde olması ve defilenin Kasimiye Medresesinde yapılacak olması. (Bilmeyenler için kısaca bilgi vereyim; Kasimiye Medresesi Artuklular zamanında yapımına başlanmış, Akkoyunlular döneminde tamamlanmış, eğitim ve bilim merkezi olarak kullanılmış, içinde derslikler, öğrenci yatakhaneleri, laboratuvar, mescit ve eyvandan oluşan bir külliye.)

Tabii bu ilginçlik bazıları için rahatsız edici bir durum.

Yaklaşık 50 sivil toplum örgütü bu defileye şiddetle karşı çıkıyorlar. Gerekçeleri de Kasimiye Medresesinin kutsal bir mekân olması. ‘Dinimiz rencide ediliyor, kutsal mekâna tecavüz ediliyor’ diyorlar.

Aslında defilenin baş aktörü Mardin valisi Sayın Hasan Duruer. Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nu hatırlatan, sıra dışı bir vali Sayın Duruer. Şehrin ihyasında büyük emekleri var. Oldukça atak ve çalışkan. Yaşam tarzı olarak ta muhafazakâr bir kimliğe sahip namazında niyazında bir vali.

Mardin’i sadece bölgesinde değil bütün dünyada marka şehir haline getirmek için gece gündüz çalışıyor. Mardin’in Bilge köyü katliamı ile hatırlanmasını istemiyor.

Dedim ya sıra dışı işte.

İşte bu sıra dışılıkla Geleneksel Kıyafet Tasarım ve Üretim Projesi geliştiriyor ve bu projeyi Cemil İpekçi ile birlikte gerçekleştiriyor.

2008'den beri Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), hükümetin Sosyal Destek Programı (SODES) ve DPT’in desteği ile projeyi yürütüyor.

İşte bu proje kapsamında Cemil İpekçi’nin rehberliğinde kursiyerler tarafından üretilen kıyafetler Kasimiye Medresesinde sergilenecek. Dünyanın dört bir yanından katılımlar olacak.

Elbette bazı sivil toplum örgütleri dini hassasiyetleri ile bu defileye karşı çıkabilirler, demokratik haklarıdır. Onlar da bu demokratik haklarını kullanıyorlar.

Tarihi medrese 2000 yılına kadar mezbelelik ve sarhoşların uğrak yeriymiş. İçinden altı kamyon çöp çıkarılmış.

Ama işin ilginç kısmı bu sivil toplum örgütlerinin o zaman bu duruma ses çıkarmamış olmaları. ‘Dinimiz rencide ediliyor, kutsal mekâna tecavüz ediliyor’ dememiş olmaları. Mekanın kutsallığını yeni fark etmiş olmalılar.

İşin enteresan bir başka tarafı da medresenin bir odasını halı serdirerek mescide çevirenin ve imam ataması yaptıranın da vali bey olması.

Vali bey kendisini defilede içkili resepsiyon verilmeyecek ve dekolte kıyafetler sergilenmeyecek, Mardin’e özgü yerel kıyafetler sergilenecek diye savunuyor.

Ama tartışma bir türlü bitmiyor, şehirde gerilim devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder