O gün orada suçsuz
yere 34 genç bombalanmıştı.
O gençlerin
tek derdi vardı. Evlerine ekmek götürmek.
Eşek sırtında
kaçakçılık yapıyorlardı. Çünkü hayat onlara başka bir seçenek bırakmamıştı.
F16’lar
geldi ve onları paramparça etti.
Yanlış
istihbarat dendi.
Peki yanlış
istihbaratı kim vermişti? Üzerinden 4 yıl geçti ve olay bir türlü
aydınlatılamadı.
Bir tek kişi
bile görevinden alınmadı ve cezalandırılmadı.
Evladını yitiren
anne feryat ediyor ve diyor ki; ağlamaktan gözlerimden yaş gelmiyor artık…
O gün orada
ölen bakan çocuğu olsaydı ne olurdu?
Peki sizin çocuğunuz olsaydı yine böyle sessiz kalır mıydınız?
Bakan çocuğu
olsaydı farklı olurdu diyorsanız Hükumette bir problem var demektir.
Yok, eğer katledilen kendi
çocuğumuz olsaydı farklı davranırdık diyorsanız sizde bir problem var
demektir.
4 yıl geriye
gitmeye gerek yok.
Bakın Cizre’den
feryatlar yükseliyor.
Anneniz sokak
ortasında vurulsa ve cenazesi 7 gün boyunca sokak ortasında beklemek zorunda
kalsa ne yaparsınız?
Ya da bir
kör kurşunla öldürülmüş kızınızın cenazesini defnedemeyip günlerce derin
dondurucuda saklamak zorunda kalsanız?
İşte o zaman
tepkim farklı olurdu diyorsanız hem insanlığınızdan bir şeyler kaybetmişsiniz, hem
de ülke zaten bölünmüş demektir.
Gerisi laf ü
güzaf.
Aşağıya 4 yıl önce parçalanan 34 gencin fotoğrafını koyuyorum.
Gözlerine iyi bakın. Maktuller ile göz teması önemlidir.
Bu göz teması içimizde unuttuğumuz bir şeyleri hareketlendirebilir belki.
Erkam Tufan
Aytav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder