22 Nisan 2010 Perşembe

MHP yönetimi ile tabanı arasında makas açılıyor mu?

Darbe mağduru 39 ülkücü MHP yönetiminin anayasa değişikliğine karşı uzlaşmaz tutumu ve takındığı tavra karşı ortak bir deklarasyon yayınladı.Deklarasyonda darbe anayasasından kurtulmak için ülkücülerin de çaba harcaması istenmişti. "Türkiye bir yol ayrımındadır. Ya darbeleri ilelebet tarihe gömecek ya da öz vatanında esir muamelesi görmeye devam edecektir" ifadelerine yer verilmişti.

Manisa Ülkücüler Davası sebebiyle 11 yıl hapis yatan dönemin Ülkü Ocağı Başkanı Avukat İrfan Sönmez de anayasa değişikliğinin devleti, CHP'nin olmaktan çıkarıp milletin yapacağını söylemişti.

Tabii beklenen oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli bu deklarasyona imza atanlara çok sert tepki verdi. Bu isimlere "'kendinden menkul zavallılar, kutlu hareketin eskisi ve müsveddesi'" sözleriyle yüklendi. Oldukça sert bu tepkinin tabanda nasıl bir sıkıntı meydana getireceğini önümüzdeki dönem göreceğiz.

Sadece ülkücü gelenekte değil aşağı yukarı Türkiye’de her grupta kol kırılır yen içinde kalır yaklaşımı esastır. Anlaşılan muhalif isimler bu deklarasyon sürecine kadar ya mesajlarını yönetime iletemediler ya da yönetim bunları dikkate almadı. Sonuçta da böyle bir açıklamaya mecbur kaldılar.

Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş.

Bir süreden beri MHP yönetiminin izlemiş olduğu siyaset pek çok kişinin dikkatini çekiyordu. CHP’nin yedeğinde bir görüntü verdiği çok yazıldı çizildi. En son MHP yönetiminin anayasa değişikliği sürecindeki tavrı işin tuzu biberi oldu.

Sayın Bahçeli’nin anayasa değişikliği üzerinden Yüksek Yargının terbiye edilmesine yönelik hedefin amaçlandığı söylemesini nereye koyabilirsiniz? O yargı değil mi MHP’lilere idam sehpaları hazırlayan.

MHP yönetimi üslup ve siyaset olarak gittikçe CHP’leşmeye başladı. Bürokrasi mi, demokrasimi sorusuna bürokrasi diyen, alabildiğine seküler, statükonun temsilcisi, devletçi, her türlü demokratik açılımdan korkan ve bunu rejim için tehlike gören bir parti haline geldi. Aynı CHP gibi ulusalcı tepkiler veren parti haline geldi artık MHP.

Buna mukabil MHP tabanının daha dindar, statükonun değil de demokratik açılımdan yana bir yapısı var. Bu açıdan baktığımızda parti yönetimi ile parti tabanı arasında makasın gittikçe açıldığını söyleyebiliriz.

MHP’li Osman Durmuş’un GATA’ya başörtüsü sebebi ile giremeyen Emine Erdoğan hakkında alaycı sözleri ile, CHP’li Önder Sav’ın Hz. Peygamber hakkında söylediklerini yan yana koyun bakalım bir fark görebilecek misiniz?

Mecliste başörtüsünün serbestisi için parmak kaldırdıklarını görünce sevinmiş, işte gerçek MHP bu demiştim. Meğerse onu da kendi ifadeleri bakılırsa AKP’ye tuzak kurmak için yapmışlar. Çok yazık.

Benim bildiğim MHP tabanı ne Hz. Peygamberi laf söyletir ne de başörtüsüne. Muhafazakâr milliyetçilikten, laikçi milliyetçiliğe doğru yelken açtı parti yönetimi.

Taban ile yönetim arasındaki bu farklılaşmanın sonucunu çok merak ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder