Yasa dışı ortam dinlemesi medyada yer almalı mı?
CMK 250. Maddesinde değişiklik konusu gündemin bir numaralı maddesi haline geldi. Özel yetkili mahkemelerin yetkileri sınırlanacak mı sınırlanmayacak mı bir tartışmadır gidiyor.
Hükümetten de, toplumdan da bu konuda farklı görüşler dile getiriliyor. Demokratik toplumun yapısı gereği her düşünce özgürce ifade edilmeli, artılar eksiler iyice konuşulmalı ardından da hükümet gereğini yapmalı.
Darbe yapmada dayanak olarak gösterilen İç Hizmetler Konunu madde 35 orada dururken, darbecilerle kelle koltukta mücadele eden yargının özel yetkilerini sınırlamak beraberinde bazı sıkıntıları getirecektir. Darbeye özel yetki veren maddeyi önce değiştirmeli bence.
Ben bu yazımda ÖYM’lerden ziyade tartışmanın bir başka boyutu olan ortam dinlemeleri üzerinde durmak istiyorum. Biliyorsunuz hükümetin yasa taslağında yasa dışı yollarla kaydedilen ortam dinlemelerinin medyada yayımlanmasının yasaklanacağından bahsediliyor.
Yasa dışı yollarla ortam veya telefon dinlemenin ahlaki olduğunu elbette söyleyemem. Üstelik bu bir suçtur, üzerine de gidilmelidir.
Ancak mesele bununla bitmiyor ki.
Eğer bu ülkede yasal yollardan yani devletin ilgili istihbarat birimi darbe girişimlerini ortaya çıkarma konusunda etkin değil ise, cuntaların varlığından haberi olmuyorsa, hukuksuz olarak ortam dinlemeleri bu süreçte kendine otomatik olarak yer bulacaktır.
Gönül ister ki anayasal düzeni yıkmaya yönelik cuntalar hukuki süreç içerisinde ortaya çıksın. Bütün bilgi ve belgeleri devletin istihbarat birimleri toparlasın ve savcılara teslim etsin. Bavul dolusu belgelerin el altından medya üzerinden gündeme getirilmesi sistemde bir arızanın en net göstergesidir.
Şimdi gelelim bu dinlemelerin medyada haber olması meselesine.
Medyada yer almamalı diyenler bu kasetlerin bahsi geçen kişiye ait olup olmadığı hukuki süreç içerisinde kanıtlanmadan yayınlanamaz diyorlar. Ben ise üç temel şarta uymak kaydı ile bu dinlemeler medyada haber olabilmelidir diyorum.
1. Özel hayata dair bilgiler olmamalı
2. Ses kaydı filancanındır şeklide hüküm ifade eden cümlelerle verilmemeli.
3. Her şeyden önemlisi ‘kamu yararı’ olmalı.
Burada sihirli kelime kamu yararıdır. Eğer bir cunta anayasal düzeni devirmek için çalışmalar yapıyorsa ve çalışmalar ortam dinlemesi ile kaydedilmişse bunun medyada yayını elbette gereklidir ve bu haberdir. Tabii yukarıda saydığım üç maddeye uygun olmak kaydı ile.
Son günlerde bir kısım zevat Sayın Gülen’in 28 Şubatta ses kayıtları üzerinden yapılmak istenen linç girişimleri ile Balyoz ve Ergenekon sanıklarının ses kayıtları üzerine yapılan yayınları benzer demeye getiriyorlar. Bunu söylerken çok önemli bir konuyu bilerek veya bilmeyerek gözden kaçırıyorlar.
Ses kayıtların tek başına delil olması elbette düşünülemez. Sayın Gülen ses kaydı üzerinden suçlanmıştı. Balyoz ve Ergenekon sanıkları sadece bu ses kayıtlarından suçlanmıyorlar ki. Yer altından fışkıran silahlar, ıslak imzalı belgeler, tanıklar, itiraflar suçlamanın temel unsurları. Bu temel unsurların yanında bu ses kayıtları elbette bir şey ifade ediyor.
Medyada bazı isimler sürekli Ergenekon ve Balyoz süreçlerinin zayıf halkaları üzerinde duruyor. Elbette durmalılar. Ama kuvvetli halkalar konusunda dut yemiş bülbüle dönüyorlar.
Yine aynı kesim bu ses kayıtlarının yasa dışılığını gündeme getirip içeriği hakkında ağızlarını açmıyorlar. Açanlar da ne olacak canım deli saçması bunlar diye burun kıvırıyorlar.
Erkam Tufan Aytav
twitter.com/erkamtufan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder