22 Ocak 2011 Cumartesi

AKP ile Liberaller arasındaki mecburi aşk çatırtıyor mu?

AKP karşıtlarının ne zamandır dört gözle bekledikleri bir süreci yaşıyoruz.

Alkol yasağı, heykel tartışmaları, Muhteşem Yüzyıl dizisi falan derken Liberaller ile AKP daha doğrusu Tayyip Erdoğan arasında şiddetli bir polemik meydana geldi.

Hiç de sürpriz olmayan bu gelişmeyi tarafları mercek altına alarak bir inceleyelim.

Mutlak özgürlükleri savunan liberallerin duruşu net. Ne istediklerini biliyorlar. Hangi olay için önceden ne diyeceklerini kestirmek zor değil. Liberalliklerine yakışmayan oldukça da sert bir üslupları var. Sinirleri burnunda ve karşı düşünceye hiç tahammülleri yok bir görüntü veriyorlar.

Buna makabil AKP’nin duruşu liberaller kadar net değil. Muhafazakârlıkla, liberallik arasında sürekli git gel yaşayan bir parti görüntüsü veriyorlar. Bazen özgürlüklerden yana bazen statükodan yana davranışlar sergiliyorlar.

Peki, AKP neden böyle yapıyor?

AKP yöneticilerinin zihinsel yapılarını bir tarafa bırakacak olursak, bence bunun en önemli sebebi demokratik olgunluğa erişmemiş parçalı toplumsal yapımızın olması. Türkiye’nin bütününe hitap etmek isteyen bir partinin çıkmazını yaşıyor AKP.

Bu iddiamı biraz açayım.

Ben şahsen toplumumuzun demokrasi konusunda yeterince olgunluğa erişmediğini düşünüyorum. Kendine demokrat olmaktan öteye geçebilmiş değiliz. Toplum olarak demokrasi ve özgürlükler konusunda ortak bir noktada bulaşamıyoruz.

En basitinden örnek vermek gerekirse Alevilerin sorunlarını çözmek istediğinizde Sünniler rahatsız oluyor, Kürtlerin sorunlarını çözmek istediğinizde Türk milliyetçileri rahatsız oluyor. Bu rahatsızlıkları kaşımak üzere de bekleyen partilerin varlığı da söz konusu.

Türkiye’de bu gün toplumun bütününe hitap etme iddiasındaki tek parti AKP’dir. Maalesef bu böyledir. CHP marjinal laikçi kitlenin dışına çıkmamakta kararlı gibidir. Türk ve Kürt milliyetçiliğinin dışına çıkıp Türkiye’nin partisi olmaktan MHP’de BDP de uzak durmaktadır. Biri diğerinin kontrası gibidir. Bu siyasi fotoğraf ta Türkiye’nin talihsizliğidir.

Bu durumda sahada AKP tek başına kalmaktadır. Tabii demokrasi ve özgürlükler adına toplumsal çıkmazlarımızı da sırtlanarak.

Bütün Türkiye’den yani milliyetçi Kürtlerden de, Milliyetçi Türklerden de, Alevlerden de, Sünnilerden de oy almak istiyorsanız zikzak yapmaktan başka şansınız kalmaz.

Kürt meselesini çözeceğim derken iç Anadolu ve Karadeniz’deki milliyetçi oyları kaybetme korkusuna düşen bir partinin doğal görüntüsüdür AKP’nin bu hali.

Liberaller ile AKP zoraki aşkında zurnanın zırt dediği yerler şimdilik dizi film, alkol, heykel, Kürt ve Alevilik sorunu gibi konular. Buna önümüzdeki dönemlerde başka konular da ekleneceği muhakkak.

Demokratik olgunluğun olmadığı parçalı bir toplumda Demokrat ve liberal bir parti olamaz. Daha yakın zamanda liberal parti girişimlerinin Türkiye’nin siyasi parti çöplüğüne gittiğini unutmayalım. Liberal yazarlarımızın düşüncelerini savunan partilerin hazin sonu bu oldu, yüzde biri geçmedi oy oranları.

Bu mecburi aşkın, bu zoraki evliliğin bir gün çatırdayacağı muhakkaktı. Ayrıca ortada ciddi bir doku uyuşmazlığı da söz konusu.

Ben burada ‘AKP mutlak manada demokrat bir parti ne yapsın toplum böyle iddiasında da değilim. AKP’de de toplumdaki kafa karışıklığının yansıması elbette var.

Ama bu bir parti problemi değil, toplumsal bir problem. Demokratik olgunluğa ulaşıncaya kadar bu böyle gidecek.

Ya da AKP bir daha seçilmeme riskini göze alıp, siyasi hesap yapmadan radikal adımlar atacak. Bu da imkânsız gözüküyor.

Ama ne çare ki liberaller ile AKP arasındaki bu zoraki aşk bir süre daha devam etmek zorunda. Her iki tarafın da başka şansları yok.

Ülkenin de başka şansı yok.

Maalesef…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder