İki acı üst üste geldi. Hem de 3 saat ara ile.
Önce PKK İskenderun Deniz İkmal Komutanlığı'na roketatarlı saldırı düzenlendi. Amanos dağlarında yuvalanan terör örgütü mensuplarınca otoyoldan nöbet değişimi için askerleri götüren askeri araca önce RPG-7 roketatar, ardından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Sonuç ; 6 askerimiz şehit oldu, 7 askerimiz ise yaralandı.
Hemen arkasından Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinde ikinci bir katliam gerçekleşti. İsrail ordusu rakamı henüz tam olarak bilinememekle birlikte savunmasız 10 kişiyi katlettiler
Biri PKK terörü, öbürü de İsrail devletinin terörü. Şimdi herkesin aklında bu iki terör eyleminin arasında bir ilişki olup olmadığı var. Henüz ispatlanmış değil ama İsrail gizli servisi MOSSAD’ın PKK’lılara Kandil’de canlı bomba eğitimi verdiğini düşünürsek bu ilişki akıldan hiçte uzak durmuyor.
İki terör eyleminde de bir ilk yaşandı. PKK ilk kez deniz kuvvetlerimize saldırdı, İsrail de ilk kez Türk insanının kanını döktü. Bütün bunlar üzerinde düşünülmeye değer hususlar.
Şimdi gelelim bundan sonrasına ve tehlikeni büyüğüne.
İki terör eyleminin de planlı olduğu muhakkak. Kendiliğinden gelişmiş bir çatışma olduğu söylenemez. İsrail gemiye çıkarken kan dökmek için çıkmıştır. Yani İsrail bunu bilerek yapmıştır.
Peki, gerek PKK’nın gerekse İsrail’in ortak amaçları nedir?
PKK’nın amacı her zaman olduğu gibi ülkede Türkler ile Kürtler arasında çatışma çıkartmaktır.
Geçen pazartesi Taraf gazetesinden Neşe Düzel’in Diyarbakır Barosu eski Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile çok ilginç bir röportajı vardı. Sayın Tanrıkulu’nun bir ifadesi var ki çok dikkat çekici; “Kürtler, Batı’da küçük şehirlerdeki ve Ege-Akdeniz kıyılarındaki mülklerini, ‘Bir şey olursa elimizde kalır satamayız’ diye iki yıldır yavaşça elden çıkarıyorlar.”
Eğer gerçekten bu doğru ise ülkemiz için tehlike çanları çalıyor demektir. Bu güne kadar PKK terörü ve devletin yanlış siyaseti Türk ve Kürt halklarını birbirinden ayıramamıştı. Kimse kimseye yan gözle bakmadı. Umarım bu bilgi gerçek değildir.
Gelelim İsrail’in PKK’ya paralel hedefine.
Dikkat ettiyseniz İsrail derhal bir açıklama yaptı ve Türkiye’de yaşayan Musevi vatandaşların can güvenliği olmadığını ve İsrail’e dönmelerini söyledi.
İşte ikinci bir tehlikeli süreç. Eğer şu aşamada Musevi vatandaşlarımızın birinin kılına zarar gelirse dünya nezdinde çok kötü bir duruma düşeriz. İsrail’in istediği de bu zaten.
Ergenekon’dan Mossad’a oradan PKK’ya bu tür bir eylem gerçekleştirecek bir örgüt bu ülkede mutlaka bulunur. Bir Ogün Samast bulmak hiçte zor değildir.
Musevi vatandaşlarımızın Mavi Marmara katliamını derhal kınadıklarını ve büyük üzüntü duyduklarını da buradan belirteyim.
Erkam Tufan Aytav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder