23 Temmuz 2010 Cuma

Ülkücü Müsfettesi veya 'Devlet' Zihniyetinin Değişmemesi

Bir parti lideri dava arkadaşlarına ülkücü müsvettesi der mi? Bence demez. Kimseye akıl öğretecek değilim ama en azından dememeli.
Ama diyorsa dava arkadaşlığı diye bir şey kalmamış demektir. Yani artık farklı davaların insanlarısınız anlamına gelir bu.

Ne kadar önemli ve tarihi olursa olsun neticede alt tarafı bir referandum, evet ya da hayır diyeceksiniz. Bir liderin kendi dava arkadaşlarını telafisi imkânsız bir şekilde hakaret etmesi anlaşılabilir bir durum değildir.

Hele o dava arkadaşların sistemin en iğrenç işkencelerinden geçmiş ve hayatları karartılmış ülkücüler ise.

Vefa bu zihniyet için İstanbul’un sadece bir semti olsa gerek.

Ne bu hiddet bu celal?

Yanlış düşünüyorsunuz demesini anlarım, ama bu itici, kanatıcı ve aforoz edeci yaklaşımı anlayamam.

Bu psikolojinin arka planı olmalı.

Bence o arka planda dava düşüncesinde artık farklı kulvarların insanı olmakta yatıyor.

Bir lider için sürekli öfke hali ve dava arkadaşlarını aforoz etme yaklaşımları hayra alamet değildir.

Uzun süreden beri MHP tabanı ile yönetiminin yollarının ayrıldığı gözleniyordu zaten. Tabanın milliyetçi ve muhafazakâr olmasına mukabil yönetimin ulusalcı ve CHP zihniyetine yaklaştığı çok yazılıp çizildi.

Bu makas açılması partide ne getirir ne götürür hep birlikte göreceğiz.

Referandum işte bu süreci hızlandıracak.

CHP’nin anayasa değişimine neden hayır diyeceğini anlarım. Sistemin partisidir çünkü o. Ve varlık hikmeti Türkiye’nin demokratikleşmemesi, devletin toplum üzerinde kurduğu tahakkümün devamını sağlanmaktır. İstikrarlı bir duruştur hayır demesi.

DTP’nin derdinin üzüm yemek olmadığını, Kürt meselesinin çözümü için çalışmadıklarını biliyoruz. Ayrıca kendi kararlarını kendisinin vermediğini de. Partinin ipleri İmralı sakininin elinde. Parti KCK üzerinden ne deniyorsa yapmak zorunda. Yoksa ‘mahkeme edilip’ cezalandırılırlar. Onun için özgür iradeleri yoktur. Özgür iradeleri olsaydı ne derlerdi bilmiyorum. Ama demokrasiden ve değişimden yana olabileceklerini ümit etmek istiyorum.

Peki, MHP’ye ne demeli?

Sayın parti liderinin ağzından şimdiye kadar neden bu referandumda hayır diyeceklerinin cevabını şahsen ben duyamadım. Sürekli bağırıp çağırıyor.

Sayın lider YAŞ kararları ile hukuksuz bir şekilde hayatı karartılan mazlumların haklarını aramasını, YAŞ kararlarının yargıya açılmasını neden arzu etmez mesela?

Ya da CHP zihniyetinin arka bahçesi gibi çalışan yüksek yargının yapısının daha demokratikleşmesini?

Parti yönetimi çok mu mutludur CHP gibi refleks vermekten ve o zihniyete yaklaşmaktan.

İmralı sakini ile aynı safta yer almaktan.

Aynı ipte üç parti yan yana dizilmişler. CHP, DTP, MHP.

Bu üç parti için referandum iyi bir turnusol kağıdı oldu.

Ya vuvuzelalı parti yönetimi, tabanını kendisine benzetecek ki bu eşyanın tabiatına ters. Ayrıca bu ülkede iki CHP çok.

Ya da milliyetçi, muhafazakâr ve demokrat taban yönetimin rağmına referandumda evet diyecek.

‘Devlet’ zihniyetinin değişmemesi milliyetçi hareketin önündeki en büyük engeldir.

Dost acı söyler…

Erkam Tufan Aytav

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder