20 Mayıs 2010 Perşembe

Güney Kore, Ergenekon ve Erke Dönengeci

Güney Kore, Ergenekon ve Erke Dönengeci

Kore’den herkese merhaba, size bu satırları Güney Kore’nin başkenti Seul’den yazıyorum.
Asya Gazeteciler Derneğinin (Asia Journalist Association AJA) daveti üzere Medya Çevre ve Terör konulu toplantıya katılmak için Güney Kore’nin başkenti Seul’deyim.
Yola çıkmadan önce zihnimi bir kurcaladım Güney Kore değince ilk aklıma gelen Kore savaşı ve gazilerimiz geldi. Peşinden de 2002 yılında yapılan ve A Milli takımımızın dünya üçüncüsü olduğu dünya kupası. Ve milli takımızı destekleyen, albayrağımızı sallayan çekik gözlü Koreliler.
Ordumuz Kore’ye 1950’de BM’lerin çağırısı üzere gitmiş ve savaşmış. Savaşta 721 şehit, 2.147 yaralı, 346 hasta, 234 esir, 175 kayıp vermişiz. Kore savaşı bizim için büyük bir trajedidir. 462 şehidimiz Kore’de metfun.
Japonya’nın ikinci dünya savaşı sonucu yenilmesi ile Japon ordusu Kore’den çekilir. Ülke kuzey ve güney diye ikiye bölünür. Kuzey Sovyet kontrolüne girerken, güney de ABD kontrolüne girer.
Sınır olan 38. paralelden aşağı inen Kuzey Kore ordusu savaşı başlatır. Sadece BM ordusundan 40.896 asker hayatını kaybeder, buna bir de karşı cephenin kayıplarını da katarsanız korkunç bir rakam karşısıza çıkar.
Sonuçta Kuzey Kore ordusu tekrar 38. Paralele çekilir ve bir ateşkesle savaş biter. Biter bitmesine de ortada bir anlaşma yoktur, sadece ateşkes vardır. Bu gün de savaş durumu hukuken halen devam etmekte.
Acılar savaş ile birlikte bitmemiş tabi. Savaşın bittiği 27 Temmuz 1953’ de sınırlar bir anda kapatılmış.
Sınırların kapanması ile aileler bölünmüş. Çocuğu orada, annesi burada pek çok kişi acılar çekmiş.
Son birkaç senedir kuzeydeki hükümet parçalanmış aileleri birleştirmek için bir yumuşama göstermiş. Bu yumuşama sonucu birbirinden kopan akrabalar verilen iki günlük süre içerisinde hasret gidermeye başlamış. Halen süren bu iki günlük dramatik buluşma TV’lerden canlı yayında veriliyor ve halk gözyaşları ile seyrediyor.
Düşünün 50 sene sonra bir anne evladı ile buluşuyor. Tabii iki taraftan da hayatta kalanlar ve birbirlerini bulabilenler için bu sevinç. Gözyaşları sel oluyor. İki gün süre bu hasret giderme acı bir gerçeğe yerini bırakıyor. Çünkü bu buluşma ilk ve son oluyor. Bir daha görüşmelerine müsaade yok. Buluşmayı daha da dramatik yapan da bu zaten.
Güney Kore’ye kalsa sınırları açacak sonuna kadar. Ama Kuzey Kore istemiyor. Dünyadaki son komünist ülke. Halkı açlıkla savaşıyor. Aslında güneyde olmayan verimli topraklar kuzeyde, kuzeyde olmayan sanayi de güneyde.
İşte halen devam eden Kuzey -Güney Kore’nin ilişkisi kısaca böyle.
Şimdi size bir soru; Kuzey Kore’nin Türkiye’deki fahri Konsolosu kim? Sizi fazla yormayayım İşçi Partisi genel başkanı ve halen Ergenekon davasından tutuklu yargılanan Doğu Perinçek. Nasıl çok yakışmış değil mi? Nasıl da birbirlerini buluyorlar.
Korelilerin ataerkil bir aile yapısı var. Baba yemeğe başlamadan ev halkı başlamıyor. Baba evden çıkarken herkes sıraya giriyor ve babayı uğurluyorlar. Bayramlarda dede, nine gibi evin en yaşlılarına secde ediyorlar. Büyüklere saygı esas.
Bazı köklü ailelerin 5 bin yıllık şecereleri olduğu söyleniyor. Kore’de en büyük aileler Lee, Pak, Kim soyadı taşıyanlar. En çok kullandıkları kelime de yaparsan olur. Bu söylem hayat felsefeleri olmuş.
1953’de yerle bir olan Güney Kore bu gün çok gelişmiş bir sanayi ülkesi. Samsung, LG, Hundai, Daewoo, Kia dünyaya kazandırdıkları markalardan bazıları. Bizim bir tane bile dünya çapında markamızın olmaması bizim için ne kadar utanç verici bir durum olduğunu Kore’ye gelince daha iyi anlıyorum.
Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi var. Burada verdiğimiz şehitlerin bunda tabiî ki büyük payı var.
Korece de Şi, bizde şiir, su su, bora bora, ça cay, mandu mantı, çagol çakıltaşı, pustumak mutfak, hobak kabak. Bu tür ortak kelimeler var. Çok ilginç değil mi?
Tarihçilerin dediğine göre Korelilerin ataları olan Kogsiya krallığı Göktürkler ile komşu yaşamışlar ve birlikte Çin’e karşı savaşmışlar. Kız alıp vermişler. Bazı Koreli tarihçiler Türkler ile Koreliler arasında kan bağı olduğunu bile iddia ediyorlar. Bu gün Koreliler Türkiye için kardeş ülke ifadesini kullanıyorlar.
Yazımın başında dediğim gibi Asya Gazeteciler Derneğinin düzenlediği Medya Çevre ve Terör konulu toplantıya katılmak için Güney Kore’nin başkenti Seul’de bulunuyorum.
Toplantıda Koreliler çevreyi kirletmeyen enerji nasıl üretilir, neler yapmak lazım ateşli ateşli anlatıyorlar. Birden düşündüm yahu bizde de bu tür çalışmalar yok mu? Tabii ki var olmaz mı?
İçimden geçirdim; ‘getireceksin Türkiye’den emekli Ergenekoncu iki paşayı, anlatacaklar Korelilere Erke Dönengecini, görecekler Türkün ne demek olduğunu’.
Çok şükür dünya çapında bir markamız yok ama henüz daha tam çözemediğimiz Erke Dönengecimiz var.
Şimdilik Kore yazıma bu günlük burada noktalı virgül koyayım. Bir sonraki yazımda Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kore’de İslam’ın yayılışı ile ilgili çok ilginç şeyler anlatacağım. Sakın kaçırmayın, Kore’den sevgilerle…

Erkam Tufan Aytav

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder