20 Mayıs 2010 Perşembe

TSK ve Güney Kore’de İslam

TSK ve Güney Kore’de İslam
Güney Kore seyahatim vesilesi ile yazdığım bu ikinci yazım. İlkyazımda Türkiye hakkında Korelilerin ilgilerine, Türklere olan muhabbetlerine çok kısa değinmiştim.(http://www.haber7.com/haber/20091208/Guney-Kore-Ergenekon-ve-Erke-Donengeci.php) Bu yazımda ise bu sevginin arka planını yazacağım.
İnancımızın gereği biliriz ki her şeyde bir hayır vardır, bir olay ya bizzat hayırdır ya da sonuçları itibarı ile hayırdır.
Kore’ye Mehmetçiğin gitmesini de sonuçları itibarı ile hayır olduğunu aşağıdaki yazıyı okuyunca siz de anlayacaksanız.
Türkiye’ye olan sevginin nedenini kısa yoldan hemen söyleyeyim; Türk Silahlı Kuvvetleri. Yani Ordumuzun Güney Korelilerin yanında yer alması. İyi ama ABD de, İngiltere de Korelilerin yanında yer aldı, ancak Amerikalılara ve İngilizlere hiçte öyle özel muhabbet yok.
Peki, o zaman neden bizim askerimize karşı özel bir sevgi söz konusu?
Elcevap; Mehmetçiğin farkı. İşte bu farkı biraz açayım.
Yaşlı Koreliler şöyle diyor; ‘o yokluk ve fakirliğin hüküm sürdüğü savaş günlerinde diğer ülke askerleri yemeğinin artakalanlarını bizlere verirdi. Ama Türk askeri yemeğini bizimle paylaşırdı’.
Nasıl gurur verici değil mi? Tam bir insanlık dersi. Ama daha bitmedi.
Kahraman Mehmetçik Peygamber ocağı sıfatını hakkını verircesine savaşta bile namazını bırakmamış. Cemaatle namazlarını kılmışlar.
İşte o kılınan bu namazlar, paylaşılan karavana, Mehmetçiğin verdiği insanlık dersleri Kore’ye İslam’ın girmesine vesile oluyor. Kore resmi kayıtlarına göre de Kore’ye İslam TSK yani şanlı ordumuz ile giriyor.
Bakın nasıl İslam Kore’de yayılıyor?
İlk olarak askerlerimizi yakinen tanıyan, namazlarına şahit olan iki Koreli çok etkileniyor ve Müslüman oluyor. İşte bu iki Müslüman, ilk Koreli Müslüman olarak tarihe geçmiş. Adlarını da Mehmetçik koyuyor; Ömer ile Musa.
Korelilerin askerlerimizi namaz kılarken seyretmeleri ve İslam’a duydukları ilgi karşısında birliğimizin komutanı Ankara’ya Genelkurmay’a bir mektup yazıyor. Genelkurmay İstanbul İmam Hatip Lisesinin ilk mezunlarından Çaykaralı Abdulgaffar Karaismailoğlu adında bir askeri hem Mehmetçiğin dini ihtiyaçları için hem de Korelilere irşat ve tebliğ yapsın diye gönderiyor.
Bu asker 1955/1957 arası orada kalıyor. Bu süre içerisinde TSK bulunduğu yerde bir de mescit açıyor. Arkasından da 55 Koreli Müslüman oluyor.
Savaş bitmesinden sonra da ordumuz Kore’de Barış Gücü olarak görev yapmış. Tam 28 yıl Kore’de kalmış. Bu süre içerisinde de TSK içerisinde görevli imamlar köy köy gezip İslam’ı anlatmışlar.
Tabii askerimizin Kore’den ayrılması ile birlikte maalesef ülkemizi ve İslam’ı temsil edecek kimse kalmamış.
Bu gün ordumuzun attığı tohumlar sonucunda 35 bin civarında Koreli Müslüman yaşıyor bu topraklarda ve hiçbir ülkeye nasip olmayan Türkiye sevgisi.
TSK tarafından bir de adı Ankara olan bir okul açılmış o dönem. Maalesef bu okul bir kez mezun verebilmiş. Kore’de ilk yabancı okul olma unvanı işte bu okula ait.
Kore Hükümeti, Müslümanlığın Kore’ye girişinin 50. Yılını 2006 da törenler ile kutlamış. TSK’nın ülkelerinde İslam’ı yaymada büyük rolünün olduğu resmen dile getirilmiş.
Maalesef askerlerimizin dönüşünden sonra her şey durmuş. İlişkiler soğumaya başlamış.
Taa ki Türkiye’den eğitim gönüllülerinin Güney Kore’ye gelişine kadar.

Neyse ki uzun bir aradan sonra ordumuzun bıraktığı yerden Türkiye’den Güney Kore’ye gelen eğitim gönüllüleri bu gün ülkemizi ve kültürümüzü hakkı ile temsil ediyorlar. Bir anaokulu, bir ilkokul, bir ortaokul ve İstanbul Kültür Merkezi ile gönüllere taht kurmuşlar. Korece’yi sular seller gibi konuştuklarını duyunca şaşırmamak ve ardından gurur duymamak elde değil.
16 ülkeden 300 öğrenci okuyor bu okullarda. Pek çok büyükelçi çocuklarını bu okula göndermiş. Ermeni, Azeri, Amerikalı, Afgan öğrenciler aynı sıraları paylaşıyor olması dikkatimi çeken hususlardan biri oldu. 2007’de açılmış bu okullarda Türkiye’den 6 fedakâr öğretmen görev yapıyor.
2002 deki A Milli takımımızın dünya üçüncüsü olduğu dünya kupasını ve milli takımızı destekleyen, albayrağımızı sallayan çekik gözlü Korelileri soruyorum İstanbul Kültür Merkezinin direktörü Erhan beye.
Anlatırken o günleri tekrar yaşıyor ve duygulanıyor. Koreliler finaller boyunca Türkiye’yi tutmuşlar, hatta Türkiye Kore maçında bile. Hakan Şükür’ün belki de dünya futbol tarihine geçecek bilmem kaçıncı saniyede attığı gol sonrasında Türkler ve Koreliler birlikte sevinmişler.
Maçtan önce kültür merkezi olarak ekranlara çıkıp o güzel Koreceleri ile Türkiye Kore dostluğu üzerine epey tahşidat yapmışlar. Genç Korelilerin hafızalarında tozlanan Türkiye sevgisini yeniden yeşertmişler. Türkiye bayraklarını da maçtan önce bütün Korelilere dağıtmışlar.
Sonucu biliyorsunuz, hala aklımıza geldiğinde gözlerimizin dolduğu, Türkiye, Türkiye diye bağıran, albayrağımızı sallayan çekik gözlü Koreli gençlerin stadı doldurması.
Kore’ye gelip de şehitlerimizi ziyaret etmemek olmazdı elbette. Seul’den saatte 300 km hız yapan hızlı tirene binip şehitliğin olduğu Busan şehrine doğru yola çıktık. İstanbul Ankara gibi bir uzaklık. Normalda 2 saat sürmesi gerekiyorken kutsal kabul edilen bir dağ yüzünden etrafından dolanmış tiren yolu. Bu sebepten yolumuz 3 saat sürüyor.

Şehitliğe girişte Korelilerin yazdığı şu yazı ile karşılanıyorsunuz.
Kalplerimize adlarınızı sevgi ile kazıdık,
Vatanımıza adlarınızı şükranla yazdık.
Kore’de 1005 şehit vermişiz. Bunların sadece 462 tanesi bu şehitlikte. Oldukça bakımlı olan şehitliğin temizliğini sembolik de olsa ilköğretim öğrencilerine yaptırıyormuş. Güzel bir uygulama.
Mezarları taşlarını okuyarak tek tek geziyorum. Çoğu 20, 21 yaşlarında fidanlar. Ahmetler, Mehmetler, Hüseyinler, yüzlercesi. Bir tanesinin önünün duruyorum. Önünde taze çiçek ve Türk bayrağı var.
Mezar taşında 1930 doğumlu Şehit Er Mustafa Nazlı- 5/12/1951. Yaş 21 yazıyor. Anadolu’nun nazlı kınalı kuzularından sadece bir tanesi.
Mezarındaki o taze çiçeğin ve bayrağın anlamını bizi gezdiren dost kulağıma fısıldıyor; şehit olduğu günün seneyi devriyesinde Koreliler her şehide bunu yapıyorlar. Hem de yıllarca hiç aksatmadan.
Ne ince bir davranış değil mi?
Kahraman askerimiz şehit er Mustafa Nazlı’nın şehit olmasının tam 58. yılında mezarının başında gözümün önünden Kore savaşında yaşananlar, kıldıkları namazlar, verdikleri insanlık dersleri geçiyor. Ağlamaya başlıyorum.
Şehitlikten çıkarken arabamızın yanına otoparkçı geliyor. Türk olduğumuzu gururla söylüyoruz. Otopark ücreti için yanımıza geldiğine pişman ve biraz da mahcup bir şekilde ‘siz bedelini çok fazla ödediniz dercesine gözümüzün içine bakıyor.
***
Bir Kore gezisi de burada bitiyor.
Kahraman Mehmetçiğimiz ve görevi devralan eğitim kahramanlarımızla gurur duyarak Türkiye’ye dönmek üzere uçağa biniyorum.
Geriye şehit Mustafaları, Ahmetleri, Mehmetleri, eğitim kahramanlarından da Eşrefleri, Erhanlarlı, Mennanları bırakarak.
Gururla…

Erkam Tufan Aytav

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder