“Siz Türk gibi değilsiniz”
Geçenlerde Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan Coşkun İngiltere’de yapılmış olan “İslam Dünyasının Dönüşümünde Gülen Hareketinin Etkileri” başlıklı sempozyum hakkında bir yazı kaleme almıştı.
Yazısında sempozyumu sert bir dille eleştiriyor ve şöyle diyordu;
“İngiltere’nin mühim adamları ile dünyanın en tanınmış bilim adamları bir araya gelmiş ve "Yahu Fethullah Gülen diye biri var... Dünyayı kasıp kavuruyor... Gelin, bu adamı bilimsel toplantılarla tartışalım" mı demişler? Ne gezer! Aldığımız bilgiye göre... Bu organizasyon için Fethullah Gülen’in adamları canla başla çalışmışlar... Harcanan paranın ise haddi hesabı yokmuş...”
Bu yazısının arkasından ikinci bir yazı daha yazdı. O yazısında ise,
“Fethullah Hoca cemaatinin üst düzeyi ne kadar nazik, ne kadar ince ve ne kadar tahammüllü ise, internette örgütlenme şampiyonu olan cemaatin alt düzeyi o kadar üslupsuz ve tahammülsüzmüş...” diyordu.
Benim burada üzerinde durmak istediğim şey Ahmet Hakan’ın eleştirilerine cevap vermek değil. Zaten ikinci yazısından da anlaşılıyor ki gerekli bilgilendirme yapılmış.
Benim üzerinde durmak istediğim yazara gönderilen hakarete varan mailler.
Daha önce de bazı yazarlar köşelerinden benzer şeyler yazmışlar; eleştirel bir yazı yazdıklarında kendilerine Gülen Hareketi’ne mensup kişilerin hakaret ettiğini ifade etmiş, hareketi bir de bu açıdan tenkit etmişlerdi. Yani bu ilk kez olmuyor.
Tabi öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, yazarlara mail yoluyla galiz ifadeler ile hakaret edenlerin kimler olduğunu anlamak internet ortamında pek mümkün değil.
Yazarın ifadesi ile “Fethullah Hoca cemaatinden” olduğunu anlamak hiç mümkün değil. Herkesin her konuda başka bir kimlik ile bir başkasına mail atması söz konusu.
Ancak bununla birlikte bir kalemde, bu mailleri, Gülen hareketine destek ve gönül verenlerin yazmadıklarını söylemek de mümkün değil. Her hareketin içinde o hareketin temel felsefesini ve üslubunu kavrayamamış heyecanlı insanlar olması muhtemeldir. Hele adından da anlaşıldığı gibi bu bir “hareket” ise.
Ben inanıyorum ki gerçekten Gülen Hareketi’ni özümsemiş bir kişi hakarete varan bir üslup ile eleştirilere cevap vermez. Veremez. Her şeyden önce aldığı terbiye buna müsaade etmez. Dövene elsiz sövene dilsiz olmak, müspet hareket etmek, ikna yolunu seçmek varken başka üsluplara tevessül etmez. Muhabbet fedailerinin husumete vakti yoktur.
Onlar bilirler ki kılıç çeliği keser ama ipeği kesemez.
Bir keresinde Radikal gazetesi yazarı Hakkı Devrim’i Hürriyet binasındaki ofisinde ziyaret etmiştim. Bana Gülen Hareketi hakkında düşüncelerini anlatıyordu.
Konuşması esnasında espri ile karışık çok dikkatimi çeken bir şey söyledi: “Gülen hareketindeki insanlar Türk gibi davranmıyor.” Ben de ne demek o diye şaşkın şaşkın sormuştum. Mealen şöyle cevap vermişti;
“Bir Türk kendisini eleştirene en yüksek dozdan en aşağı doza kadar çeşitli tepkiler gösterir. Ama çoğunlukla hakaret eder. Ama dikkat ettim Gülen hareketine gönül vermiş insanlar bu açıdan farklı. Geçenlerde bu hareketin bir çalışması hakkında eleştirel bir yazı yazmıştım. Ben bekliyorum ki küfürler, hakaretler gırla gidecek. Ama öyle olmadı. Beni ziyaret ettiler, saygıda kusur etmediler, eleştirdiğim konu hakkında açıklamalarda bulundular. Ben de onun için onlara siz Türk gibi değilsiniz demiştim.”
Öte yandan “Üslubu beyan ayniyle insan” demiş atalarımız. Kimsenin; “cemaatin alt düzeyi o kadar üslupsuz ve tahammülsüzmüş” dedirtmeye hakkı yok.
Erkam Tufan Aytav
Kasım 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder