20 Mayıs 2010 Perşembe

Sevgi okulları adı çok yakışıyor.

Sevgi okulları adı çok yakışıyor.

Kenya’nın başkenti Nairobi’deyiz. Büyük bir spor salonunun tribünlerinde şaşkın şaşkın etrafımızı seyrediyoruz.

İçerisi tıklım tıklım dolu. Çok şık giyinmiş anneler, babalar çocuklarının mezuniyet törenlerine gelmişler. Türkiye’den gelen Halit Refiğ, Prof. Dr. Gülper Refiğ, Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Akif Emre, Mehmet Emin Kazcı, Türk öğretmenler ve benden başka salonda beyaz yok.

Öğrenciler mezuniyet törenleri için hazırlamış oldukları programı bizlere sunuyorlar. Güzel Türkçe ve İngilizceleri ile şarkılar söylüyorlar. Hayranlık içerisinde dinliyoruz.

Derken bir Türk öğretmen sahneye çıkıyor. Anlamadığımız bir dilde şarkı söylemeye başlıyor. Biz anlamıyoruz ama salondakilerin çok iyi anladıkları her hallerinden belli.

Svahilce söylenen bu şarkı ile adeta salon yıkılıyor. Yerlilerin dili olan sahil dili anlamına gelen bu dilde beyaz adam şarkı söylüyor. Beyaz adamı bağırlarına basıyorlar. Anlaşılan Türk öğretmenler Svahilceyi öğrenmişler.

O an bir gün önce okulu ziyaretimiz esnasında öğretmen arkadaşa sorduğumuz soru ve aldığımız cevap hatırıma geliyor.

—Nasıl oldu da kendinizi kabul ettirdiniz? Nasıl oldu da gönüllere bu kadar girebildiniz?
Öğretmen arkadaş şöyle cevap veriyor;
--buraya geldiğimizde maça 5-0 yenik başlamıştık.
Ne demek o diye soruyoruz,
—‘şu demek, burada beyaz olmak iyi bir şey değil. Tanrı zenci, şeytan beyazdır anlayışı yaygın. Beyazlardan çok eziyet çekmişler. Biz de beyaz olunca deplasmanda maça 5-0 yenik başlamış olduk yani’ diyor gülerek ve devam ediyor, ama geldiğimiz nokta itibarı ile şu an bizi baş tacı ediyorlar. Bizi öteki beyazlardan ayrı tutuyorlar. Beyaz adam hiç sevgi göstermemiş, sadece sömürmüş. Sevgi ve şefkat ile yaklaşınca çözülmeyecek hiçbir problem yok’ diyor.

Salonda mezuniyet töreni olanca coşku ile devam ediyor. Öğrenciler diplomalarını alıyorlar anneler babalar ayakta gözyaşları ile çocuklarını izliyorlar. Öğrenciler ile öğretmenler sarmaş dolaş.

O sırada sanki aklımdan geçenleri duymuş gibi yanımda oturan Prof. Dr. Hakan Kırımlı kulağıma eğiliyor ve diyor ki;

‘Bu okullar dünyanın her yerinde neden başarılı oluyorlar biliyor musun? Bu okullarda siz insanları mankurtlaştırmadan, kendi kimliklerine saygı göstererek, başkalaştırmadan, kendi kültürlerinden koparmadan, sevgi ile kucaklıyorsunuz. Böylelikle insanlar kalp ve gönül kapılarını sonuna kadar sizlere açıyorlar.'

O sırada bir kutlunun yıllar önce yazmış olduğu satırlar aklıma geliyor. ‘Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar kadar olsun. İnançla geril ve insana sevgi duy. Kalmasın el uzatmadığın ve alaka duymadığın bir mahzun gönül. ...’

Eskiden Nairobi değince Terörist başı Öcalan’ın paketlenip Türkiye’ye teslim edildiği şehir olarak hatırlardık. Artık sevgi okulları ile hatırlayacağız.

Dünyanın dört bir köşesinde açılmış olan sevgi okullarına bu isim çok yakışıyor.

Evet, Sevgi okulları…


Erkam Tufan Aytav
2007-12-11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder